Kalem Tutkusu
Kaleme (ve beraberinde kağıda ve diğer kırtasiye malzemelerine) olan tutkumun tam olarak ne
zaman başladığını bilmiyorum ama kendimi bildim bileli ilgi
alanımda olduklarını biliyorum. Daha ilkokuldayken, henüz
ülkemizde olmayan ve Almanya'da yaşayan akrabalarımız vasıtasıyla
ulaşabildiğim büyük mağaza zincirlerinin kataloglarındaki
kırtasiye bölümlerini saatlerce incelediğimi hatırlıyorum.
Büyüdükçe bu ilginin azalmaması, ve hatta gittikçe artması
bende gizliden bir endişeye de neden olmadı değil! Acaba bir
hastalık, zihinsel bir bozukluk muydu yurt içinde veya yurt dışında
saatlerce büyük kırtasiye mağazalarından çıkamama durumu?
Sonra internet çıktı geldi ve dünyamızı birden küçültüverdi.
O zaman anladım ki, dünyada tek ben değilim bu ilgiyi tutku
seviyesinde yaşayan. Bu sayede insan içine çıkartmayı başardım
kaleme, kağıda ve mürekkebe olan tutkumu. Hatta son zamanlarda
keyifle bahsediyorum bu tutkumdan sağda solda. En nihayetinde
internetin kalem bağımlısı bloglarından birinin dediği gibi,
daha kötü bağımlılıklar da var değil mi?
Tam olarak nasıl tarif edilebilir
bilemiyorum ama, bana göre kalem tutkusu tüm hayatında
kullanabileceğinden daha fazla kaleme sahip olduğu halde (aynı
şeyi defterler için de söyleyebilirim) aklın ve gözün hala
kalemlerde olması halidir (bakınız bu blogda yer alan iki resim).
Kalem tutkunu için kalem bir ihtiyaç veya bir araç değil, sahip
olunması gereken bir güzellik (ucuz, pahalı, basit, göz
kamaştırıcı, nasıl olursa olsun), amacın ta kendisidir.
Tüm kalem tutkunlarını saygıyla
selamlıyorum.
İyi ki açtınız bu blogu. Çoğalıyoruz, ne güzel:)
YanıtlaSilHayırlı olsun..Elinize sağlık..Güzel bir inceleme olmuş.Devamını dilerim. Takip edeceğim. Teşekkürler.
YanıtlaSilİlk fotoğrafta, en soldaki kalemlikte duran sarı kurşun kalemler "Ticonderoga" mıdır?
YanıtlaSilAralarında iki tane Ticonderoga var, ama onlar siyah. Sarılar muhtelif menşeli kalemler.
Sil